Yeni 28 Şubat; DARBE 4,0 Geliyor
Bir süredir yeni bir 28 şubatın ayak seslerini duyuyorum. Aslında sizde duyuyorsunuz ama nasıl taneleri ipe dizmezsek tespih tanesi mi boncuk tanesi mi olduğunu anlayamıyorsak yaşananları art arda dizip bakmazsak ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Olayların gelişme şekli tıpa tıp aynı hatta daha fazlası var 12 Eylül darbesini hazırlayan şartlarda geliştiriliyor. Tek fark zaman ve değişen teknoloji.
28 Şubat medya üzerinden hazırlandı o nedenle post modern bir darbeydi, yeni darbe sanal alem üzerinden hazırlanıyor o nedenle Darbe 4,0 olacak.
Hadi gelin sizinle birlikte tekrar olayları gözden geçirelim, 28 Şubat öncesi süreçle benzerlik var mı yok mu siz karar verin.
28 Şubat öncesi dindar mütedeyyin insanlar hedefe konulmuştu. Dini referans alıp çalışma yapan kurum , kuruluş, camia ,cemaat ne varsa hepsi hakkında kara propaganda başlamıştı. Şeriatı getirecekler, insanları idam edecekler, kelle kesecekler, herkese cübbe sarık ve çarşaf giydirecekler gibi safsatalar dolaşıyordu ortada. Seküler eğitimin yanında dini eğitim veren imam hatipler kuran kursları hedefteydi.
İmam hatipler ve Kuran kursları sözde gerici ve vatan haini yetiştiren eğitim kurumlarıydı. Daha 12 yaşımdayken bir yıl önce “aferin imam hatibe gitmekle iyi yapmışsın vatana millete hayrınız dokunur” diyen vatandaş bir yıl sonra medyadaki propagandanın etkisiyle “okuyup terörist mi olacaksınız başımıza” diyordu. Toplumun algısı çok hızlı bir şekilde değişmişti. İmam hatiplerin kuran kurslarının kapatılması için naralar atılmaya başlanmıştı.
Bu günde imam hatipler kapatılsın diyanet kapatılsın naralarını çok sık duyuyoruz. İngiliz, Amerikan, Fransız kolejlerinden mezun olanların bürokraside söz sahibi olması kimseyi rahatsız etmezken İmam hatiplilerin devlet kademelerinde söz sahibi olması birilerini rahatsız ediyor.
O gün dindarlar gerici örümcek kafalı namussuz yaftası yerken, şimdi hırsız üç kâğıtçı namussuz yaftası yiyor.
O günleri yaşayanlar hatırlayacaklardır Ali Kalkancı , Müslüm Gündüz Fadime Şahin gibi karakterler üzerinden kadınlara tecavüz eden dindar hoca ve şeyhler algısı oluşturulmuştu.
Bu gün ise Ensar vakfında olmayan bir olay Ensar vakfında olmuş gibi gösterilerek ve farklı kuran kurslarında hocalar öğrencilere tecavüz ediyormuş gibi gösterilerek tekrar dindar insanlar namus düşmanıymış gibi gösteriliyor.
O günlerde Süleyman Mercümek üzerinden Bosna’ya gönderilen yardım paraları sanki çalınmış zimmete geçirilmiş gibi gösterilerek, Refah Partisine açılan kayıp trilyon davası ve örtülü ödenek davası üzerinden dindar insanlar hırsızmış gibi gösteriliyordu.
Bu gün ise Deniz Feneri EW davası, Man adası evrakları gibi söylemler üzerinden Müslümanlara hırsız damgası vuruluyor.
O gün hükümete destek veren üretim yapan istihdam oluşturan firmalar yeşil sermaye olarak etiketlenip iflas ettirilip batırılırken, bu gün büyük altyapı ve savunma sanayi üretimlerini üstlenen firmalar hedefe konulmuş batırılmaları ve el konulmaları için yoğun propaganda yapılmaktadır.
O gün organizasyonun merkez üssü genel kurmay başkanlığı idi bu gün Cumhuriyet halk partisi,
O gün işi planlayan batı çalışma grubuydu, bu gün PR şirketleri.
O gün propaganda geleneksel medya ve basın üzerinden yürürken bu gün sosyal medya ve Türkiye de faaliyet gösteren yabancı medya kuruluşları üzerinden yürüyor.
O kadar profesyonel ve organize çalışıyorlar ki, size atılan iftirayı anında milyonlara ulaştırıyorlar, siz iftirayı çürüttüğünüzde bırakın milyonları binlere bile sesinizi duyuramıyorsunuz.
Siz haksızlığa karşı çıktığınızda adınız ak trole çıkıyor ama onlar trol ordusunu göstere göstere yönetiyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin sosyal medya gönüllüsü adı altında milyonlarca trole bilgi akışı sağladığı üç katmanlı bir networku yönettiğini kaçımız biliyoruz.
Siyasetçi, gazeteci, sanatçı ve aktivist geçinen kişiler nasıl oluyor da saniyeler içinde aynı anda aynı yalanları paylaşabiliyor ve milyonlarca kişi bundan nasıl haberdar olup dakikalar içinde bunların yalanlarını retweet edebiliyor.
Propagandanın haberleştirme ayağı yabancı medya organları üzerinden yürüyor.
Deutsche Welle, Independent, BBC, Voice Of Amerika ve Fox gibi yabancı yayın organlarının haberlerini takip edin. İslamofobik, hükümet ve devlet karşıtı olduğunu fark edeceksiniz.
Yeşil sermaye ve bazı akp ye yakın firmaların yandaş olarak yaftalanması benzerlik değil mi sizce
Bazı parti liderlerinin iktidar olmaları halinde cadı avı yapacağına dair beyanatlarına ne diyeceksiniz.
İstedikleri kararları çıkartmayan mahkemelerin tehdit edilmesi, bürokratların “ ayağınızı denk alın bu işin yarını var bize hesap vereceksiniz” kabilinden tehditlere maruz kalmaları sizce normal mi?
Bize oy vermeyen öğretmene öğretmen demem, bize oy vermeyen çiftçiye çiftçi demem, bize destek olmayan muhtara muhtar demem söylemlerindeki cesaret nereden geliyor ?
Sisteme, brokrasiye, mahkemelere tehdit savurma cesaretini nereden buluyorlar sizce. Nelerine güveniyorlar. Yeni bir 28 Şubat’ın yaşanacağından eminler ve siyasetçisinden sanatçısına, patronlarına kadar herkes pastadan pay kapmanın peşine düşmüş durumda.
Çamur at izi kalsın türünden kara propaganda çalışmaları maalesef meyvesini veriyor ve üzerimizdeki kara bulutlar çoğalıyor. Artık kendi evlatlarımıza arkadaşlarımıza dahi olayın göründüğü gibi olmadığını anlatamıyoruz anlatmak içinde pek bir çaba göstermiyoruz.
Yeni darbenin hedefinde sadece muhafazakarlar yok devlet de var, hatta devlerler.
Çok geç olmadan 28 Şubat 4,0 darbesinin kaderimiz olmaktan çıkaracak çalışmalara başlamalıyız. Aksi takdirde olacakları düşünmek dahi istemiyorum.